Kıymetli Bayrampaşalılar, Bayrampaşa’mızın Değerli Basın Mensupları, Son zamanlarda ekonomimizde yaşanan büyük sorunları, artık vatandaşlarımızın cebinden çok canını yakan yüksek enflasyonu, faturalarda karşılaştığımız olağan üstü zamları yine siz vatandaşlarımız ve değerli basın mensubu arkadaşlarımızla dertleşmek ve yaşadığımız bu vahim tabloyu ortaya koymak adına bugün burada sizlerle bir araya geldik. Zira özellikle son zamanlarda yaşanan bu tablo karşısında sessiz kalmamız, milletimizin derdiyle dertlenen Yeniden Refah Partisi teşkilatlarından da beklenemezdi. Özellikle son aylarda döviz kurlarının astronomik artışı önemli bir gündem maddesi haline gelmiştir. Yıllık 50 ila 60 milyar dolar dış ticaret açığı olan yerli ürün üretirken dahi yüzde 82 oranında ithal hammadde ve malzemeye bağımlı olan bir ülkenin ekonomisi ithalata bağımlı bir ekonomidir. Ülkemizin büyük bir tabloda dövize olan talebi dövizin sürekli yükselmesine neden olmaktadır.

Bu durum sosyal hayatımızda doğrudan doğruya hayat pahalılığı ve enflasyon demektir. Ülke olarak millet olarak bu acı gerçeği yaşayarak görüyoruz. Gerçek enflasyon yüzde 50 seviyesine gelmiş durumda. Hatta Allah vermesin böyle giderse 3 haneli enflasyonu yaşamaya başlayabiliriz. Ülkemizin ekonomi alanındaki kronik yapısal problemleri nedeniyle yeni, yerli-milli üretim ve ihracatımızın yeterli olmaması nedeniyle, katma değerli ürün üretimimiz ve ihracatımız olmaması nedeniyle, bir diğer deyişle yıllardır sürdürülen borç-faiz-beton-çimento ekonomisi yüzünden doğal olarak döviz kurları 2021 yılında patladı. Yeni yıla zamlarla girişimiz bunu en açık bir şekilde ortaya koyuyor. Elektriğe konutta yüzde 50 ila yüzde 130 zam doğalgaza konutta yüzde 25 sanayi de yüzde 50 zam. Akaryakıta zam. Zam, vergi, borç, faiz ekonomisi diye yıllardır söylüyoruz.

Maalesef iktidarın anlayışı değişmiyor. Gelir kaynakları değişmiyor. Bir kaynak lazım olduğu zaman ya yüksek faizli düşük vadeli dış borç alacaksın ya elimizdeki varlıkları satacağım ya da milleti sıkıp suyunu çıkartacağım. Bu zihniyetle mevcut iktidarın milletin derdine derman olabilmesi mümkün değildir.

İktidar ha bire düşmanlar uydurup sorumluluğu başkasının üzerine atma derdinde. Halbuki bütün bu durumun sorumlusu 19 yıldır borç-faiz, zam- vergi ekonomisi uygulayan iktidarın ta kendisidir. İktidar ekonomik krizin suçunu bugüne kadar dış güçlere, zincir marketlere, patatesçilere, soğancılara, pandemiye bağlıyordu.

Siz önce kış ortasında elektriğe yüzde 52 - yüzde 127 arası doğalgaza yüzde 25, kömüre yüzde 72, oduna yüzde 32,6 zam yapıp önce fakirleştirip sonra da çıkıp 4 milyon haneye ısınma desteği verileceğini açıklıyorsunuz. Yani kaşık ile verip kepçe ile alıyorsunuz.

Hep söylediğimiz gibi iktidarların görevi sadaka dağıtmak, hayır işleri yapmak değil, iktidarın asıl görevi fakir halkın alım gücünü arttırmak, refah seviyesini arttırmaktır.

Mevcut iktidarın ülkemizi getirdiği bu noktada milletimiz oldukça sıkıntılı günler geçirmektedir. Öyle ki yaşama payı gereksinimi olan temel ihtiyaç maddelerini temin ederken bile ürünlerde ki fahiş fiyatlardan ötürü büyük bir sıkıntı çekmekte. Faturalarını dahi ödeyemediği için binlerce hanenin elektriklerinin dahi kesildiğini üzülerek müşahede etmekteyiz. Üretim olmadan Türk Lirası  değerlenemez. İhracat olmadan Türk Lirası değerini koruyamaz. Eğer bu krizden çıkmak istiyorsak, enflasyondan kurtulmak, hayat pahalılığından kurtulmak istiyorsak ülkemizde üretim iklimini oluşturmamız, üretim kapasitemizi arttırmamız, üretmemiz, ihraç etmemiz, dış ticaret açığımızı kapatmamız gereklidir. Kaynak ihtiyacımızı dış borçla karşılamak yerine milli kaynak paketleri ile karşılamamız gereklidir. Bu konuda Yeniden Refah Partisi olarak hazırladığımız yıllık 150 milyar dolarlık kaynak paketi projemiz ülkemiz için bir umuttur. Tarım ve Hayvancılık sanayi ve teknolojide üreten ve ihraç eden bir Türkiye’yi hayata geçirmek gereklidir. Bu adımları atacak olan geçmişte olduğu gibi bugün de milli görüştür. Yani Yeniden Refah Partisidir.

Gündemle alakalı olarak yine kısaca değinmeden geçemeyeceğim bir gelişme ; Bildiğiniz üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Öğretmenlik Meslek Kanunu görüşmelerinde söz alan HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy haddini aşan açıklamalarda bulundu.

Oya Ersoy eğitim sistemini eleştirirken “Bugün karşı karşıya kaldığımız yıkım 500 yıl önceki Osmanlı’nın yönetim biçiminin ve 1500 yıl önceki dinin toplum ilişkilerini 2 bin 500 yıl önceki Orta Asya masalların yeniden kurma hayalidir. Kindar ve dindar nesli yaratma ucubeliğidir “ sözlerini sarf etti.

 Meclis kürsüsüne hitaben Size neden gerici diyorlardı biliyor musunuz? Çünkü sizler ta 500 yıl geride kalmış Osmanlıyı, 1500 yıl geride kalmış din esaslı toplum düzenini yeniden hortlatmaya çalışıyorsunuz da ondan. Biz kadınlar özgür olabileceğimizi öğrendik ve ne 500 yıl ne 1500 yıl öncesine gitmeye niyetimiz yok götüremezsiniz diyerek bu milletin inanç ve tarihine hakaret etmiştir. Bu sözler bile HDP’nin İslami değerlere ve tarihimize bakışlarını ortaya koyması açısından manidardır. HDP Milletvekili Oya Ersoy'un İslama olan düşmanlığı, HDP'nin Marksist, Leninist, Materyalist, İslam düşmanı, milleti ayrıştıran temel anlayışının dışa vurumudur.

HDP ile ortak olanlar, biz bu fikirlere ortak değiliz diyerek konuyu geçiştiremezler.Bir kez daha gördük ki Dinine, tarihine, vatanına, milletine ve kutsal değerlerine bağlı olan Kürt kökenli kardeşlerimizi HDP ve zihniyetinin temsili mümkün değildir. Özellikle de Regaip Gecemizi idrak ettiğimiz üç aylarımızın başlangıcı olan bir günde yapması bizi özellikle üzmüştür. Bu talihsiz açıklamayı Yeniden Refah Partisi olarak esefle kınıyoruz diyen Başkan Çetin;

Basın açıklamamıza katılımınızdan dolayı tüm vatandaşlarımıza ve basın mensuplarımıza Partim ve teşkilatım adına teşekkür ediyor mutlu, üreten, büyüyen, halkı ve devletiyle büyük Türkiye hedeflerine ulaştığımız güzel günlerde buluşmak umuduyla saygılar sunuyorum diyerek sözlerini tamamladı.

Bayrampaşa ve Haber İstanbul Gazeteleri

.