AV AYSEL MEMİŞ


HAKARET DAVALARI


 

    Hakaret, bir kişiyi rencide edecek biçimde, onun kişisel haklarını, ihlal etmek anlamına gelir. Bu ihlal küçültücü, aşağılayıcı, onur kırıcı bir davranış şeklinde olabilir. Hakaret eylemi sadece sözle gerçekleştirilen bir eylem değildir. Hakaret, bir hareketle, davranışla işlenebileceği gibi yeri geldiğinde hareket etmeme, eylemsiz kalma şeklinde de meydana getirilebilir.

    Hakaret eylemi yazılı olarak gerçekleştirileceği gibi sözle veya görsel olarak da meydana getirilebilen bir eylemdir. Günümüzde sosyal medyanın gelişmesiyle ve iletişimde en önemli faktör haline gelmesiyle birlikte, hakaret eyleminin elektronik aletlerle işlenmesi de yaygın hale gelmiştir. Eskiden sadece yazılı ve sözlü olarak işlenen hakaret üzerine kanunlarımız şekillenirken; sosyal medyanın gelişmesiyle birlikte özellikle facebook, twitter gibi sosyal medya araçları üzerinden işlenen hakaret suçları göz önünde bulundurularak, kanunlarımız bu mecralara da uygun hale getirilmiştir.

   5237 sayılı Türk Ceza Kanunumuzun 125. maddesinde hakeret eylemi bir ceza normu olarak düzenlenmiştir. Maddedeki tanım; ``Bir kimseye onur,şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnad eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur,şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.`` şeklindedir.

    Görüldüğü gibi hakaret eylemi, onur ve şeref saygınlığını rencide etme veya sövme şeklinde tanımlanmıştır. Hakaret eyleminin nasıl işleneceği hakkında bir şart getirilmemiştir. Dolayısıyla sözlü olarak, kavga esnasında, mektupta yazılı olarak veya facebook, twitter araçları üzerinden mesaj veya durum güncelleme yollarıyla veya herhangi başka bir yolla hakaret suçu işlenebilir.

    Hakaret suçunun çeşitli nitelikleri mevcuttur. Örneğin kamu görevlisine karşı hakaret suçu bir cezada artırım sebebidir. Alenen işlenen hakaret suçu  veya dini görüşlere karşı işlenen hakaret suçları cezada artırım sebeplerindendir.

    Hakaret suçu soruşturulması ve kovuşturulması için şikayet aranan şartlardandır. Yani mağdurun şikayeti gerekmektedir. Bununla birlikte kamu görevlilerine karşı hakarette şikayet aranmaz.

    Ceza Hukuku kapsamında en önemli sorun ispat problemidir. Zira hakaret eylemi delillerle ispat edilemediği takdirde hakaret eyleminden dolayı ceza verilemez. Ceza Hukuku kapsmaında ise en önemli delil ise ``tanık`` delilidir. Özellikle sözlü hakaret eyleminde hakaretin ispatı açısından tanık delili çok önemli bir yer tutmaktadır. Bununla birlikte yazılı olarak işlenen hakarette, hakaret eylemini içeren yazılı belge önemli bir delil değerindedir. Eğer eylemi gerçekleştiren kişi belgedeki yazıyı veya imzayı inkar ederse bu noktalarda kriminal imza ve yazı incelemesi yaptırılır. Burada değinilmesi gereken en önemli nokta ise sosyal medya araçları veya e-posta yoluyla işlenen hakaretin ispatıdır. Zira ispat edilmesi en zor hakaret suçu bu mecralarda işlene suçlardır. Malesef sosyal medya araçları facebook, twitter ve diğer araçlar kendi içlerinde şikayet mekanizması bulunmasına rağmen kişi bilgilerini yargılama makamlarıyla paylaşmamaktadır. Yani Savcılıktan veya Mahkemelerden hakaret suçunu işleyen kişilerin veya hesapların bilgileri veya bunların hakareti içeren paylaşımları istense de, sosyal medya araçları tarafından bilgi gizliliği gerekçesiyle bilgi paylaşımı yapılmamaktadır.

    Adalet kasıtlı hareketi ve suçluyu korumaz. Kimse kusurlu davranışına dayanarak menfaat elde edemez veya menfaat kaybına yol açamaz. Dolayısıyla adaletin ortaya çıkması için hakim vicdani kanaatini kullanır. Her fiil bakımından değil ama özellikle sosyal medya araçlarıyla veya e-mail yoluyla işlenen hakaret bakımından, hakimler duruşma esnasındaki sanığın ve mağdurun hallerine veya diğer delillere göre vicdani bir kanaat geliştirir. Sosyal medya araçlarının bilgi paylaşımda bulunmaması, yargı makamlarını böyle hareket etme zorunluluğu içinde bırakmıştır.

   İster sözlü veya yazılı olsun ister görsel olsun herhangi bir şekilde hakaret uğrayan kişinin yazılı olarak şikayetini Cumhuriyet Başsavcılığına iletmesi soruşturmanın başlaması veya sağlıklı yürümesi bakımından en iyi yöntemdir.

  Yapılan yargılama sonucunda sanığın suçu sabit görülürse kendisine bir cezaya hükmolunur. Bu ceza verilirken hakaret suçunun nitelikli halleri de göz önünde tutulur. Hemen belirtmek gerekir ki hakaret suçu sonucunda genellikle suçun ceza sınırlarının az olduğu göz önünde bulundurularak; para cezasına çevirme gibi alternatif cezalara hükmedileceği gibi sanığın sabıka durumuna göre cezanın ertelenmesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları da verilebilir. Ancak ne olursa olsun bu kararlar sanığın işlediği eylemin suç olma özelliğini ortadan kaldırmaz. İleride açılacak tazminat davaları bakımından sanığın eylemi sabit suç görüldüğü için tazminat davasının kazanılması noktasında davanın kazanma yüzdesi oldukça yükselir hatta kesine yakın bir boyuta varır.

  Tazminat davaları bakımından iki tür tazminat karşımıza çıkar. Maddi tazminat ve manevi tazminat. Maddi tazminat kişilik haklarının maddi bakımdan zarar görmesi durumunda, manevi tazminat ise ruhsal içsel üzüntü bakımından oluşan zararlarda ortaya çıkar. Hakaret eylemi bakımından maddi zarar manevi zarara göre daha az boyuttadır.

   Bununla birlikte hakaret eylemi genel olarak hakarete uğrayan kişide manevi zarar meydana getirir.